Şantaj Suçunda Görüntü Paylaşımı
Şantaj suçlarının büyük çoğunluğu görüntü paylaşma tehdidi ile işlenmektedir. Kişilerin paylaşılmasını istemedikleri özel fotoğraf veya videoların üçüncü kişilerle paylaşılması tehdidi bu suç tipinin en yoğun işlendiği şeklidir. Öte yandan cinsel yazışma şantajı suçunda olduğu gibi şantaj materyali kimi zaman fotoğraf veya video yerine bir yazışmanın ekran görüntüsü veya bir konuşmanın ses kaydı da olabilmektedir. Ancak şantaj suçunun oluşumu bakımından paylaşım tehdidinin gerçekleşmesi şart değildir. Yani şantajcı bir kişiyi görüntüsünü paylaşmakla tehdit edip bir şey istediği anda şantaj oluşmuş sayılır. Örneğin fotoğraf şantaj suçunda suçun oluşması için illa şantajcının bir fotoğraf paylaşımı yapması gerekmez. Aynı şekilde video şantaj suçu bakımından mağdurun videosunun başkalarıyla paylaşılması veya yayınlanması gerekli değildir. Öte yandan şantajdan sonra eğer mağdurun görüntüsü de paylaşılmışsa bu durumda ikinci hatta üçüncü bir suç oluşabilir.
Görüntü Paylaşmak Ayrı Bir Suçtur
Mağdurun vücudunun mahrem yerlerini gösteren veya mağdurun cinsel içerikli görüntüleri onun özel hayatının parçası sayılır. Dolayısıyla kişinin müstehcen görüntüleri eğer paylaşılmışsa şantaj yanında ayrıca özel hayatın gizliliğini ihlal suçu gündeme gelecektir. Bunun yanında kişinin müstehcen olsun ya da olmasın her türlü fotoğrafı ve videosu onun kişisel verileri sayılmaktadır. Dolayısıyla mağdurun görüntülerinin paylaşılması ayrıca kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde verilmesi suçu teşkil edebilecektir. Hatta bu ikinci suç tipi için görüntülerin müstehcen veya cinsel olması da gerekmemektedir. Mağdurun fotoğraf veya videolarının izinsiz dağıtılması veya paylaşılması kişisel veri suçunun oluşumu için yeterlidir.
Şantaj Görüntüsünün İzinli Çekilmesi veya Verilmesi
Şantaj suçlarında malzeme olarak kullanılan fotoğraf veya videonun mağdurun rızası ile çekilmiş olması şantaj suçunun oluşumuna engel değildir. Hatta mağdur bu görünleri kendisi rızaya dayalı olarak şantaj suçu başlamadan evvel faille paylaşmış olsa dahi daha sonra işlenecek şantaj suçu bakımından bu görüntüleri mağdurun kendisinin vermiş olması şantaj suçunun oluşmasını engellemez. Ayrıca mağdurun çekilmesine rıza gösterdiği veya kendi verdiği görününün paylaşılması diğer suçların oluşumunu da etkilemez. Örneğin şantajcının internette paylaştığı mağdura ait bir müstehcen görüntüyü mağdurun kendisi şantajcıya vermiş olsa dahi yine kişisel veri suçu ve/veya özel hayat gizliliğini ihlal suçu oluşabilecektir. Dolayısıyla mağdurun şantaja konu fotoğraf veya videonun çekilmesine izin vermiş olması yukarıdaki suçların oluşması bakımından bir engel teşkil etmez. Nitekim aşağıdaki Yargıtay kararı bu hususu vurgulamaktadır.
“Mağdura ait kişisel veri niteliğindeki fotoğrafların, mağdurun rızasıyla çekilmiş olsun ya da olmasın, rızaya aykırı şekilde başkalarına gösterilmesi, kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturur.” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2237/4318 E., 01.06.2022).
Yukarıda yer alan Yargıtay kararında görüntülerin mağdurun rızasıyla çekilip çekilmediğinin bir öneminin olmadığının vurgulanma sebebi bellidir. Mağdur dar anlamda görüntünün çekilmesine izin vermiş olsa bile bu görüntünün paylaşılmasına izni olmamıştır. Bu bakımdan bir kişiye yönelik dar anlamda verilen bir izin veya rıza, suçun oluşumunu engelleyecek genel bir rıza olarak yorumlanamaz. Dolayısıyla eğer şantaj faili, mağduru “görüntüleri sen verdin, veya görüntünün çekilmesine sen rıza gösterdin, bundan birşey çıkmaz” dese bile doğru değildir ve mağdurun görüntü paylaşma tehdidine yönelik mutlaka yasal işlem başlatması gerekir. Bu konuda hukuki destek almak isteyen görüntü ifşa şantajı mağdurları bilşim avukatı ekibimizden profesyonel destek alabilirler.